Houston*! Hiçbir sorun yok çok şükür

Yoga amaçtı da meditasyon ertelenen bir şeydi.
1 yıl öncesine kadar asanalar meditasyon alanıydı.
Hareketin içinde genişleyen zamanı izlemek, tamamen nefeste ve histe olmak üzerine kurulu pratiklerle çalıştım uzun süre.

Geçen sene meditasyona oturmaya başlamamla beraber her asana farklı anlamlara büründü.
Kalça açıcılar, denge pozları, öne kapanmalar, geri bükülmeler, güçlendiren pozlar…

Hepsi o minderin üzerinde hafif ve güçlü bir bedenle, ince nefeslerle, biraz olsun telaşsız bir zihinle oturabilmek için artık.

Eğitimlerimizden, kitaplardan öğrendiğim gibi; şimdi Yoga araç, meditasyon amaç. Bu yol kendiliğinden serildi önüme.
Karar alarak değil de olması gerektiği gibi aktı, geldi, yerleşti.

“Sadece boşluk” dediğimiz anlar, meditasyon çalışmalarımın son 5 dakikası şimdilik (Belki de hep böyle kalacak). Öncesinde ise nefes farkındalığıyla, nefes takibiyle, bazen sayarak bazen “so/ham” mantarlarından destek alarak iradi bir şekilde konsantre bir zihne ulaşmak üzere çalışıyorum.

Meditasyon eğitimimizde Hocam Bora Ercan meditasyonu bir cümle ile tanımlamamızı istemişti. “Eve dönmek” demiştim. Bu “tarifin” nedeni; meditasyonu bir nevi merkezlenmek, kendine yaklaşmak, kendinle bağ kurmak, “yargısız bir zihnin verdiği güven ve rahatlıkla evde / güvende olma” olarak anladığımdandı.

Maymun zihinde iz sürerken eve yolculuk
Nefes farkındalığı çalışmalarının devamında, yani meditasyon sırasında kendimi çoğunlukla bir düşüncenin ortasında yakalıyorum. Birkaç adım geriye gitmeye başlıyorum, “nasıl geldim ben şimdi bu konuya?” diye… İz sürüyorum yani. Evet maymun zihinle yüzleşiyorum; sakin, kontrollü bir şekilde tanıklık ediyorum ve bu beni her seferinde bilinç dışından bir “toz tanesine” ulaştırıyor. Bu kadar berrak bir zihin ve analiz halini ancak psikanalizde yakalayabiliyordum.

45 dakikalık analiz boyunca ya da 25 dakikalık meditasyonun tamamında değil ama belli anlarda işte o netlik, bir nevi merkeze/eve yolculuk demek benim için.

“Anda, açık, yargısız” bir hal ile kendime seferler düzenlerken aslında bu dünya işleri için ne boş kaygılarla yorulduğumu, berrak bir suyun dibini görürcesine görebiliyorum. Sanıyorum gün içinde farkında olmadan merkeze basbas bağırdığım: “Houston bir sorunumuz var” cümlesi, karşılık bulmaya başladı ve merkez dedi ki: “Sorun yok, devam et.”

Ve sonunda Houston’a benden de cevap gitmeye başladı. “Evet bir sorunumuz yok”.

Merkezle günlük hayatta varolan “ben” birbirine yaklaşmaya başladı. 

Bilinç dışından sökün edenleri iradi bir şekilde fark edip kaynağına yolculuk yapmak… Belki bir iki saniye, belki bir iki dakika şimdilik ve belki hep böyle. Kendini dinleyip anlayarak, kendinle anlaşarak. U2’nun en sevdiğim şarkısında dediği gibi “You’ve got to get yourself together”

Kafamda Deli Sorular:

* Kayıtsızlık ile yargısızlık aynı şey midir?

* Meditasyon, iç gerçeklik ile dış dünya arasında bir köprü müdür yoksa tamamen dışarıdan soyutlayan, kesin sınırları olan bir alan mı sunar?

* Meditasyon esnasında iç dünyamızda kendini gösteren bazı psikolojik zihinsel haller maya perdesinin kendisi olabilir mi? Bu perdeyi kaldırmanın yolu istikrarlı bir şekilde meditasyon yapmaktan mı geçer? Bir insan hiç başka biriyle (bir profesyonel) konuşmadan tek başına meditasyon ile buna ulaşabilir mi?

* Dış dünyayı özümsemek mi, “küçümsemek mi?”

Psikanaliz ve meditasyon kaynaklı yanıt arayışları devam edecek.

Sevgiler,

Nilüfer

Şimdi ve Burada (Değerli Hocamız Bora Ercan bir gün meditasyonu bize bu şekilde tarif etmişti. Yıllardır dinlediğim Açık Radyo’nun da sloganının bu olduğunu fark etmemişim… Hala her sabah yüzümü gülümseten bir tesadüf…)

 

* 1970 yılında Ay’a yolculuk yapmak üzere fırlatılan Apollo 13 uzay aracının mürettebatı, yola çıkmalarından kısa bir süre sonra ölümcül sorunlar zinciriyle karşı karşıya kalır. Oksijen tankı patlar, uzay aracının iletişim cihazları da dahil neredeyse dörtte üçü çalışmaz hale gelir. Yaşam destek ve elektrik üniteleri büyük ölçüde zarar görür. Astronotlardan Jim Lovell’ın ünlü “Houston, bir sorunumuz var/Houston we have a problem” cümlesiyle yer istasyonuna bildirdiği peş peşe arızalar nedeniyle üç astronotun kurtulamayacağı endişesini yaşanır. Neyse ki Dünya’ya dönmeyi başarırlar.

 

Burada Sorun Var Houston*
Hocam, doğru yapıyor muyum?